6 Eylül 2017 Çarşamba

Pea Horsley: Ya hayvanlarla konuşabilseydik?


Pea Horsley bir hayvan iletişimcisi. Videodaki İngilizce TEDx konuşmasını dinleyebilir veya aşağıda sizin için Türkçeleştirdiğim metni okuyabilirsiniz.
*********************************** 
Pea Horsley: Ya hayvanlarla konuşabilseydik? 
Hepimizin cep telefonları var. Peki size türler arası, pilinizi şarj etmeniz gerekmeyen, hiçbir ücret ödemeniz gerekmeyen bir başka türlü iletişimin mümkün olduğunu söylesem ne dersiniz? Zaten bu iletişim şekline sahipsiniz, hepiniz. Hepiniz hayvanlarla konuşabilirsiniz. Ama şaşırtıcı olanı onlar bize cevap verebiliyorlar. Onlarla sohbet edebiliriz.

Kaybolan Jack Russel Mermaid
Bu Mermaid isimli Jack Russel 7 gündür kayıpmış. Kaybolduğu yer Pea’dan 100mil uzaktaymış. Sahibi Nicki köpekler kiralamış, termal kameralarla aramış. Pea ile çalıştığında Pea köpeğin bir kuyuya düşmüş olduğunu söylemiş. Geçtiği yolları anlatmış. Normalde Mermaid hiç havlamayan bir köpekmiş. Pea onunla konuşarak, Nicki’yi duyduğunda sahibinin gözlerine bakana kadar havlamasını söylemiş. Nicki köpeğini tam Pea’nın anlattığı yerde evden 1 mil uzakta kullanılmayan eski bir su kuyusunda bulmuş. Köpeği devamlı havlıyormuş. İtfaiye gelip köpeği çıkarmış. Nicki onu kucağına alıp gözlerine bakana kadar köpeği havlamaya devam etmiş.

Herkes hayvanlarla konuşabilir. Bu doğuştan hepimize gelen bir yetenek. Yerliler ve çocuklar bunu doğal olarak yapıyorlar. Çünkü halen kendi içgüdüsel doğalarıyla iletişim halindeler.

Hayvanlarla iletişim hakkındaki haberler yayılıyor. Dünyanın her yerinde bu konuda workshoplar yapılıyor.

Hayvanlarla iletişim nedir?
Hayvanlarla telepatik olarak iletişim kurmaktır. İçgüdülere temel olarak dayanır. Bir şeyi bilinçli olarak sorgulamadan içgüdüsel olarak anlamaktır. Hepimiz içgüdülerimizle doğuyoruz. Her zaman aslında bu anları yaşıyoruz. Bir arkadaşımızı düşünüyoruz ve telefon çalmıyor mu? Kedimi içeri almalıyım diye düşündüğünüzde onu kapının önünde bulmuyor musunuz? Burada olan şey onun enerjisini hissetmeniz. Quantum teorisindeki gelişmeler evrenin enerjiyle dolu olduğunu söylüyor. Enerji her yerde ve her şekli alıyor. Biz de enerji ve titreşimlerden oluşuyoruz. Etrafa kendi benzersiz enerji titreşimlerimizi yayıyoruz. Aynı kendi benzersiz parmak izimize sahip olduğumuz gibi. Hayvanlar da kendi benzersiz enerji imzalarını yayıyorlar. Onlar da enerji ve titreşimden oluşuyor.
2012’de bir grup bilimadamı hayvan bilincini araştırdılar. İnsanların bilinçli tek varlık olmadıkları sonucuna vardılar. Tüm memelilerin, tüm kuşların ve pek çok başka canlının bilincinin olduğuna kanaat getirdiler.

“…Hayvanların bilinci ve insan bilinci arasında o kadar benzerlik vardır ki, kendimize hayvanlara nasıl ve niçin böyle davrandığımızı sorgulamamız gerekir.” Joseph Dial

Bu zamanda her 15 dakikada bir bir fil, fildişi için öldürülüyor. 

Uzmanlar 2020’de dünyadaki yabani hayvanların üçte ikisinin yokolacağını söylüyorlar. 

Bunu acilen durdurmamız gerekiyor. Bunun kuvvetli bir yolunun onlarla iletişim kurarak olacağını söyleyebiliriz. Hayvanlarla evrensel dili, enerjinin dilini kullanarak iletişim kurabiliriz. Algıladığımız enerji izlenimlerini anladığımız dile çevirebiliriz. Enerji dili aynı zamanda bedenimiz tarafından tüm duyularımızda algılanır ve yorumlanır. Bir görüntü, bir düşünce, bir koku, bir tat veya bir görüntü hissedebiliriz. Bir içgüdüsel duygu, bir bilme halinde olabiliriz. 
Kayıp ördek Lucy
Lucy kaybolduğuna “Bus (otobüs) Stop (durak, durmak)” kelimelerini iletmiş. Onu bir otobüs durağı yanında değil, eski bozuk duran bir otobüs yanında bulmuşlar. Hayvanları bulmak için onlarla iletişim kurabiliriz. Onların ne düşündüğünü duymak ve bilmek harika olmaz mıydı?

Bazen Pea kedisi Texas’a nerede olduğunda aldığı cevap “önemsiz bir kedi işi” şekilde oluyormuş. Sonra da iletişimi kesiyormuş. Hayvanların da kendi özgür iradeleri var. Konuşmak istemedikleri zamanlar da oluyor. Onlarla konuştuğumuzda koşulsuz bir sevgiyi ifade ettiğimizde bu iki tarafın da birbirini anlamasını sağlıyor. Bu onları kontrol etmek, onlara hakim olmak ya da istediklerimizi yaptırmak değil. Hayvanlar ürün değil. Onlar hisleri olan varlıklar. Onlarla iletişim kurmak ve duygularını ifade etmeleri için onlara bir şans vermek gerçekten değişime, dönüşüme ve şifalanmaya katkıda bulunabilir. 
Davranış bozukluğu gösteren Moscow
Moscow tehlikeli olarak etiketlenmiş bir aygırmış. Biniş sırasında delicesine koşarak üstündekileri kaçırıyormuş. 4 yıl kapalı kalmış. Başka atlarla iletişim de kurmamış. Hiç dışarıyla ilgilenmiyormuş. Sahibi çeşitli at uzmanlarına göstermiş. Moscow, Pea ile iletişiminde bir at arkadaşını özlediğini söylemiş.  Aynı zamanda özgüveni düşükmüş. Ona duygularını ifade etmesi için bir şans vermek ve sanki insanların aldığı psikolojik danışmanlık seansları gibi gerçekten dinlendiğini hissettirmek onu birkaç ay içinde değiştirmiş. Tekrar özgüvenini kazanmış. Dresaj yarışmalarını kazanmaya başlamış. Bunların üstüne başkalarına empati göstermeye başlamış. Eğer bir binici kendini kötü hissediyorsa onun yanına gidip boynuyla ona sarılmaya ve kendini iyi hissedene kadar öyle kalıyormuş. Eğer yeni bir at geldiyse ve yer değişikliğinden dolayı huzursuz hissediyorsa burnunu o ata koyup yeni gelen at sakinleşinceye kadar öyle kalmaya başlamış.

Domestik hayvanlarla iletişim kurabiliriz. Ancak bu sadece onlarla sınırlı değil, özgür ya da tutsak yaşayan yabani hayvanlarla da iletişim kurabiliriz. Biz tüm canlılarla iletişim kurabiliriz, aslanlarla, yunuslarla, balinalarla, sineklerle, farelerle, böceklerle…
Trevor gibi kobaylarla…

Sofie gibi tavuklarla…

Estie gibi ineklerle…

Tek limit bizim koyacağımız limittir.

Yunuslarla 12 yıl boyunca çalıştıktan sonra limitin onların içinde değil, limitin kendi içimizde olduğunu buldum. Böylece gidip kendime sormam gerekiyordu ‘Ben kimim?’ diye.” Nörolog Dr. John C. Lilly

Pea diyor ki:
“Hayvanlara yardımcı olmak isteyen insanlar yaptığım workshoplara geliyor ve farkediyorlar ki hayvanlar onlara yardımcı oluyor. Hayvanlar gerçekte kim olduğumuzu bize anlatıyor, biz doğanın bir parçasıyız. Köpeğim Morgan’ı barınaktan sahiplendikten sonra hayatımın amacını buldum, beni hayvanlarla iletişimle tanıştırdı. Bu çalışmayı yapmaktan dolayı çok şeref duyuyorum. Ayrıca diğer yaşlı köpeğim Bodie’ye yardımcı olabildiğim için çok gururluyum. Birkaç hafta önce bu konuşmayı yazarken Bodie hayatının sonuna yaklaşıyordu. Hayvanlarla iletişim kurabildiğim için ona ne istediğini sordum. Benden ne istiyordu? Son haftalarında, son günlerinde, son saatlerinde onun isteklerini yerine getirebilme şerefine sahip oldum.
Gerçek şu ki hayvanların söyleyecekleri şeyler var ve sadece bizim dinlememizi bekliyorlar!
Hepinizi bu konuşmayı başlatmak için davet ediyorum.”

Kaynak: Pea Horsley, Hayvan İletişimcisi, TEDx konuşmacısı, www.animalthoughts.com

****************************

****************************

Başak Pirtini

Hiç yorum yok: